Eser Sözleşmeleri ve Delil Başlangıcı

T.C. YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/4760 ,K. 2014/5689, T. 13.10.2014

• DELİL BAŞLANGICI ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İş Bedeli Alacağının Tahsili İstemi – Sevk İrsaliyesinde Malzemeleri Teslim Alan Sıfatıyla İnşaat Bekçisinin İmzasının Bulunmakta Olduğu/Bu Belge HMK’nın 202/2. Md.si Gereğince Delil Başlangıcı Niteliğinde Olup Davalıları Bağlayıcı Nitelikte Olduğu )

6100/m.190, 4721/m.6, 6100/m.266, 818/m.366

ÖZET : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili amacıyla yürütülen icra takiplerine itirazların iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalılar ile aralarında eser sözleşmesi kurulduğunu iddia etmekte, davalılar ise davacı ile aralarında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını savunmaktadır. O halde, davacı akdi ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Davacı vekili davalı taraflarla sözleşme ilişkisi kurulduğunu ispat açısından davalı çalışanının imzasını taşıyan sevk irsaliyesine dayanmaktadır. Gerçekten de sevk irsaliyesinde malzemeleri teslim alan sıfatıyla inşaat bekçisinin imzası bulunmakta olup, adı geçen şahsın davalılardan birinin sigortalı çalışanı olduğu dosyada mevcut kayıt ve belgelerle sabit olduğu gibi, davacı tanığı olarak dinlenen kişinin de sevk irsaliyesinde kendisine atfen atılan imzayı kabul etmiş bulunmaktadır. Bu belge 6100 Sayılı HMK’nın 202/2. maddesi gereğince delil başlangıcı niteliğinde olup, davalıları bağlayıcı niteliktedir. Dinlenen tanık beyanlarına göre de, davacının işi yaptığı sabit görülmekle akdi ilişkinin kurulduğu ve işin davacı tarafından yapıldığının kabul edilerek işin esasına girilmelidir. Oluşturulacak teknik bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle davacı yüklenici tarafından yapılan işin bedelinin mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. ( 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. ) maddesine göre hesaplatmak ve sonucuna göre karar vermek gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik sebebiyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Asıl ve birleşen davalar, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili amacıyla yürütülen icra takiplerine itirazların iptali davalarıdır. Davacı yüklenici, davalılar ise iş sahipleridir.

Davacı yüklenici vekili, davalıların sahibi oldukları binanın dış cephe ısı yalıtım, mantolama ve boya işlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, tüm malzemelerin müvekkili tarafından karşılandığını, iş bedeline karşılık faturalar düzenlendiğini, davalıların fatura bedellerini ödememesi üzerine davalılar aleyhine Konya 14. İcra Müdürlüğü’nün 2008/8989 ve 2008/5320 Esas sayılı icra dosyaları ile takibe geçtiklerini, davalı borçluların haksız ve yersiz şekilde takiplere itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptalini ve % 40’dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahipleri vekili ise, müvekkili şirketin davacı şirketten herhangi bir mal ve hizmet alımında bulunmadığını, taraflar arasında yazılı ya da sözlü herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, iddiaların asılsız olduğunu, davacı yüklenicinin işi yaptığını kanıtlaması gerektiğini, alacak talebinin haksız olduğunu ve davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.

Konya 14 İcra Müdürlüğü’nün 2008/8989 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı yüklenici tarafından borçlu davalılar aleyhine fatura alacağına istinaden 38.880,40 TL asıl alacak ve 1.895,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 40.775,81 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçlulara 6.12.2008 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalıların 12.12.2008 tarihli dilekçeleri ile borca itiraz ettikleri, Konya 14 İcra Müdürlüğü’nün 2008/5320 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı yüklenici tarafından borçlu davalılar aleyhine fatura alacağına istinaden 41.536,00 TL asıl alacak ve 1.308,38 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.844,38 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçlulara 13.11.2008 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalıların 17.11.2008 tarihli dilekçeleri ile borca itiraz ettikleri, itiraz üzerine takiplerin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda davacı, davalılar ile aralarında eser sözleşmesi kurulduğunu iddia etmekte, davalılar ise davacı ile aralarında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını savunmaktadır. O halde, davacı akdi ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Davacı vekili davalı taraflarla sözleşme ilişkisi kurulduğunu ispat açısından davalı çalışanı M. K.’ın imzasını taşıyan sevk irsaliyesine dayanmaktadır. Gerçekten de 1.10.2008 tarihli ve 007251 numaralı sevk irsaliyesinde malzemeleri teslim alan sıfatıyla inşaat bekçisi M. K.’ın imzası bulunmakta olup, adı geçen şahsın davalılardan H. H. A.’un sigortalı çalışanı olduğu dosyada mevcut kayıt ve belgelerle sabit olduğu gibi, davacı tanığı olarak dinlenen M. K.’da sevk irsaliyesinde kendisine atfen atılan imzayı kabul etmiş bulunmaktadır. Bu belge 6100 Sayılı HMK’nın 202/2. maddesi gereğince delil başlangıcı niteliğinde olup, davalıları bağlayıcı niteliktedir. Dinlenen tanık beyanlarına göre de, davacının işi yaptığı sabit görülmekle akdi ilişkinin kurulduğu ve işin davacı tarafından yapıldığının kabul edilerek işin esasına girilmelidir.

İşin esası incelendiğinde; alınan bilirkişi raporlarının işin miktarını tespit açısından yeterli olduğu söylenemez. Bu sebeple hükme esas alınması mümkün bulunmamaktadır.

O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 Sayılı HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun şekilde oluşturulacak teknik bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle davacı yüklenici tarafından yapılan işin bedelinin mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. ( 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. ) maddesine göre hesaplatmak ve sonucuna göre karar vermekten ibaret olmalıdır.

Kabule göre de; akdi ilişki bulunmadığından davanın reddine karar verildiği halde davacı yararına maktu vekalet ücreti yerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.

Hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 13.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak: www.kazancı.com

Paylaş
Bu yazı Genel kategorisine tarihinde tarafından gönderildi.